18 Haziran 2012 Pazartesi

18 Mayıs Seçimi ve Bekleyiş..

2 Mayısa kadar ne maraton.. Hiç yorulmadık..Çok güzel 8 buçuk ay geçirdik oğlum karnımda.. Doktorda sıra bekleyişlerimizin dışında hiç sıkılmadık..İnanılmaz bir heyecan günden güne başkalaşım.. Bir mucize..Kadının Tanrılaşması.. Hamilelik hayatım boyunca tahmin dahi etmediğim hayalini kurmadığım ciddi bir yaşantı biçimi idi.. Çok güzeldi..
Çalışma hayatımda sanki daha başarılı ve daha zeki olduğumu sürekli duydum..Kendimi çok iyi hissettim..Çok güçlü..Çok iyiydik..Onunla koşmak o kadar zevkliydi ki sanki sudaki ayak çırpışlarını her an duyacaktım..Minik elleri ve en çok o minik gözlerin bana bakacağı, beni görüp işte sonunda diye düşünebileceğim o anı hep hayal ettim..
Doktorumuz 11 mayıstaki son randevumuzda artık tarih seçebileceğimizi söylediğinde çok garip hissettik kendimizi..İşte sonunda haftaya beraber uyuyacaktık yanyana 3 kişi..
19 mayısı Alper çok istiyordu..Ancak anestezi uzmanı aciller dışında çalışmadan yana durmadı..Ben de o halde 18 MAYIS dedim.. Çünkü Ömer Hayyam da tam o gün doğmuştu..Tarihte güzel bir gündü..
17 Mayıs gecesi uyuyamadık..Annem, iki en sevdiğim teyzem, kuzenim güzel Şimal..Ev kalabalık ve inanılmaz sessizdi..Çünkü ben kendimi dinliyordum..9 ay boyunca içimde yaşamaya alıştığım o canım oğlumu kollarıma alacaktım..Hiç korku yoktu içimde daha çok sabırsızdım..Ve inanılmaz heyecan vardı; acaba kime benziyordu..Ve aklımdaki en büyük soru saçı var mı nasıl, uzun mu, siyah mı?????
Komik değil bunu düşünmek aksine çok duygusaldı..
Çantamızı hazırladık ve sabah erkenden saat 7de çıktık evden..
Süt sağma makinası unutulamaz mühim eşyalardan biriydi benim için..
Saat 7 buçukta hastaneye yatış işlemlerim yapıldı ve 8de hemşireler ameliyata hazırlık için beni ziyarete geldiler..En rahatsız edici kısım sonda işlemi idi..Ve tekerlekli sandalye.. ..
Ameliyathane..buz gibiydi..Çok soğuk, çok yeşil.. otur dediler omuzlarını iyice öne doğru eğip..Ve iki adet iğne belime..Buz gibi bir sıvı popomdan aşağı incecik inen..Durun yapmayın almayın bebeğimi düşünceleri yandı zihnimde birden..
Midem bulandı..Kollarım bağlı..Yapamıcam dedim anestezi uzmanına; sorun yok her şey yolunda diyerek konuşmaya çalıştı benimle..Ağzım kupkuru..Donuyorum..Bebeğime bir şey olacak korkusu sardı tüm zihnimi başka hiç bir şey düşenemiyorum..İki hemşire geçti önümden yan tarafa..Birinin kucağında beze sarılı bir şey..Sonra bir bebek ağlama sesi..Bu benim mi bu ne diye soruşum hayatımın en saçma sorusuydu müthiş an'a ramak kala..

Ve bebeğimin kokusu burnumda, dudaklarımda küçük burnu..onu öpüşüm..Tanrım onu alıp benden uzaklaşmaları orda öylece ellerim bağlı kala kalmam..

Hastane odasına giderken Alper' in iyi misin sorusu, Alp' in ağlama sesi..Dünya anlamını yitirmiş her şey acele bir çığlıkla odaya doldurulmuş hissi..Karnımda koca bir bana ait olmayan torba hissi.. Ve ALP..

Saçları mükemmel..Traşlı gibi üstelik simsiyah..Kıpkırmızı..Beyaz falan değil işte kırmızı bir şey.. Hayatımın en yakışıklı uğur böceği..53 cm., 3880 gr. bir erkek bebek..

Fotoğraflar, ziyaretler, kutlamalar, çiçekler..ilk gecemiz inanılmaz zor, sıfır uyku.. Sürekli ağlama..

Emzirmek öyle dışarıdan bakılınca anlaşılacak bir şey değilmiş.. Hatta en zor kısmı anneliğin tam da buymuş..Yapamıcam sandım.. Sanki hiç emziremicem gibi..Fatma teyzemin çabaları, oğlumun iştahı sayesinde oğlum sabaha karşı karnını doyurdu.. Ve mışıl mışıl uyudu..O gece anladım ki emzirmek hayatımda karşılaştığım en zor işti..

Ve 19 Mayıs sabahı Alp'le eve dönüş..
Şükürler olsun..





6. Hastalık !!

Ocak ayı,,,

Alp' in ateşi 40 derece saat 17.45.. Hemen Alper' i aradım, işten çıktı geldi. Özel bir hastanede aldık soluğu..
Çok iyi diye anlattıkları bir çocuk doktoruna götürdük acil olarak.. Ancak adam oturduğu yerden griptir deyince şok oldum o hezimetle.. Zatenm korkmuşum, Alp de korkmuş.. Hepimiz perişan.. Burnu akmıyor, gözlerinde yaşarma yok, hapşırık yok, öksürük yok..Grip diyebileceğim hiçbir belirti yok..

Bilim okumuş yıllarca biri nasıl tahlil etmeden muayene etmeden griptir der.. İnanamadım..
Ama oluyormuş..Oldu işte..

Ateş düşürücü kullandık o gece 4 saatte bir ateşi yükselmeye başlayınca verdik bir kaşık.. Sabah da ateş hala devam ediyordu.. Kusma yok, kakası normal, halsiz de değil.. Ama ateşimiz vardı..

Kendi çocuk doktorumuzu arayıp hemen randevu aldım, akşamüstü götürdük..
Ateşin 2. günü..
Doktor Serdar Bey muayene ettikten sonra şunu açıkaldı; kan ve idrar tahlili yapalım. Eğer yine bir şey bulamazsak 6. Hastalık büyük ihtimal; 3 gün yüksek ateş, 4. gün kırmızı ve kaşıntısız döküntü. 4. gün çocuk rahatlar, ateş de yok olur, dedi.
Tahlil labarotuvarında kolda damar bulamadılar, elde de yok.. Parmak ucundan aldılar.. Tanrım ne ağlamak..

Tahlil sonuçlarını akşam 20.00 de alıp Alper doktora götürdü.. Ve sonuç temiz çıktı.
6. Hastalık olmuştuk.. Cahillik ne fena bir şey, ilk ekz duydum böyle bir hastalık odluğunu..Sadece 3 gün boyunca ateş düşürücü kullandık..

Serdar Bey' in de tam dediği gibi 4. gün kol ve bacakları hariç Alp kızamık çıkardı resmen..
Kaşıntı yok..Ateş de kaybolmuştu..

Bunu da atlattık..

Bebeğim bir hastalığı daha antibiyotiksiz atlattı..

Her doktor ünvanı olan kişiye güvenmemek gerekiyormuş.. Ve de 6. hastalık diye bir şey varmış..
Geçmiş ola :D